Çağdaş Sözlük

nokta ~ نقطه

Hazine-i Lûgat - nokta ~ نقطه maddesi. Sayfa: 482 - Sira: 15

Qu'est-ce que nokta نقطه , le sens du mot نقطه. A propos نقطه turque. Dictionnaire de langue ottomane

نقطه fransızca ne demek, نقطه anlamı, manası, fransızca osmanlıca sözlük

نقطه ماذا تقصد الفرنسية نقطه وسائل الفرنسية نقطه معنى الفرنسي، قاموس العربية الفرنسية

nokta ~ نقطه güncel sözlüklerde anlamı:

NOKTA ::: (Nukta) Benek. * Durak, mevki. Mahâl. * Göze ârız olan leke. * Durak işareti. * Tek karakol, tek nöbetçi. * Yazıdaki durak işâreti. * Mat: Hiçbir uzunluğu olmayan şekil.

nokta ::: (a. i. c. : nikat, nukat) : 1) nokta. 2) benek, leke. 3) mat. hiç bir buut (boyut) u olmıyan işaret. 4) yer. 5) mevzu, *konu. 6) tek nöbetçi, tek polis me'muru bulunan küçük kulübe, gözcü.

noktacı ::: [eskiden] imarethanelerde, medreselerde inzibat işlerine bakan me'mur.

nokta-i avrâ ::: anat. körbağırsak noktası, lât. punctum coecum.

nokta-i bîniş ::: gözbebeği.

nokta-i feyz ::: feyiz ve bereket noktası.

nokta-i harîfî ::: coğr. güz noktası.

nokta-i in'itâf ::: mat. büküm noktası.

nokta-i irtifa ::: mermi mahrekinin en yüksek noktası.

nokta-i galeyan ::: suyun buhara çevrildiği hararet derecesi.

nokta-i hendese ::: geo. kendisinde üç buut ('boyut) dan hiçbiri tasavvur olunmıyan şey.

nokta-i incimâd ::: fiz. *damıtık suyun donduğu hararet derecesi.

nokta-i maddiyye ::: fiz. madde noktası.

nokta-i mevhûme ::: görünüşte hissedilmevip far-zedilen nokta.

nokta-i nazar ::: görüş.

nokta-i rebîi ::: coğr. bahar noktası.

nokta-i sukut ::: merminin düştüğü nokta.

nokta-i tatbik ::: fiz. uygulama noktası.

nokta-i temas ::: geo. değme noktası.

nokta-i zemin ::: jeod. üzerine âlet kurulması mümkün olmıyan herhangi bir nirengi noktasını kullanılabilecek bir hâle getirmek için yerde tesis edilen ve bu nirengiye rasat ve ölçülerle bağlanan nokta.

nokta-i zerrin ::: Güneş.

nokta ::: benek, konu.

Nokta :::


  1. Çok küçük boyutlarda işaret, benek.

  2. Bazı harflerin üzerine konulan ufak işaret.

  3. Yer
    Örnek: Köşkten çıktık ve bahçenin her noktasını uzun uzun durup konuşarak dolaştık. A. Haşim

  4. Konu, konu ile ilgili önemli bölüm
    Örnek: Genç adam, o noktada alaka uyandırıcı bir şey keşfetmiş gibiydi. Y. K. Karaosmanoğlu

  5. Nöbetçi bulunan yer.

  6. Nöbetçi, gözcü, bekçi
    Örnek: O yokuşun başındaki küçücük karakolun her gece çıkardığı noktayı unutuyorsunuz. Ö. Seyfettin

  7. Sınır, derece, radde.

  8. Cümlenin bittiğini anlatmak için sonuna konulan, küçük benek biçimindeki noktalama işareti (.).

  9. 1- Uzambilgisinde tanımsız öğelerden biri. 2- Belirli bir uzayın koyutlarını gerçekleyen öğelerden her biri.

nokta ::: benek , konu , (nukta) benek , durak , mevki , mahal , göze arız olan leke , durak işareti , tek karakol , tek nöbetçi , yazıdaki durak işareti , mat: hiçbir uzunluğu olmayan şekil

nokta ::: nokta

nokta ::: bekçi, benek, derece, gözcü, nöbetçi, puan, radde, sınır, yer

NOKTA :::

(Nukta) Benek. * Durak, mevki. Mahâl. * Göze ârız olan leke. * Durak işareti. * Tek karakol, tek nöbetçi. * Yazıdaki durak işâreti. * Mat: Hiçbir uzunluğu olmayan şekil