eser ~ اثر
Hazine-i Lûgat - eser ~ اثر maddesi. Sayfa: 7 - Sira: 23
Qu'est-ce que eser اثر , le sens du mot اثر. A propos اثر turque. Dictionnaire de langue ottomane
اثر fransızca ne demek, اثر anlamı, manası, fransızca osmanlıca sözlük
اثر ماذا تقصد الفرنسية اثر وسائل الفرنسية اثر معنى الفرنسي، قاموس العربية الفرنسية
eser ~ اثر güncel sözlüklerde anlamı:
ESER ::: Yapı, birinin meydana getirdiği şey. * Bir hususa dâir Peygamberimizden (A.S.M.) rivâyet bulunması. Sünen-i Resul. * Bir şeyin varlığına delâlet eden te'sir. * Meydana getirilen kitap. Kitap te'lifi.
ESER ::: Serçe kuşu. Usfur. * Göbeğinde illeti olan.
eser ::: (a. i.) : serçe kuşu. (bkz. : usfûr).
eser ::: (a. i. c. : âsâr) : 1) nişan, iz, alâmet. 2) te'lif. 3) basılmış kitap. 4) hadîs-i şerîf. 5) târih, vakayi kitabı. 6) bir kimsenin meydana getirdiği şey. 7) te'sir.
eser-i cedîd ::: [eskiden] mevcut kâğıtlardan birinin adı. [kâğıdın başında Arap harfi ve soğuk damga ile eser-i cedid yazılı olduğu için bu adı almıştır].
eser-i san'at ::: sanat eseri, fr. objet d'art.
"); isr ::: (a. i.) : 1) iz, eser, alâmet, nişane. 2) meslek, gidiş.
üşür ::: (a. i.) : yara izi. (bkz. : nedbe).
eser ::: yapı, iz, kitap.
ESER ::: Müslüman olmak ve Allahü teâlânın varlığını, bir olduğunu, kudretini, sıfatlarını anlamak için, kimseyi taklîde ihtiyâç yoktur. Fen bilgilerini iyi öğrenen aklı başında bir kimse, yalnız düşünmekle O'nun var olduğunu anlar. Îmâna kavuşur. Eseri görerek müessirin yâni eseri yapanın varlığını anlamamak akılsızlık olur. (Muhammed Hâdimî)
2. Haber, hadîs-i şerîf, Eshâb-ı kirâm ve tâbiîne âit iş, söz ve takrirler yâni görüp de mâni olmadıkları hususlar.
Emr-i Ma'rûf hakkındaki eserlere gelince: Ebû Derdâ buyurdu ki: "Ya ma'rûf (iyilik) ile emreder, münkerden yâni kötülüklerden nehy eder, sakındırırsınız veya Allahü teâlâ size büyüklerinizi saymayan, küçüklerinize acımayan zâlim idârecileri musallat eder. İyileriniz ona bedduâ ederler, ama duâları kabûl olunmaz. İstigfâr edersiniz bağışlanmazsınız." (Taşköprüzâde)
Eser :::
- Emek sonucu ortaya konan ürün, yapıt
Örnek: Boğaziçi doğrudan doğruya Türklerin eseridir. Y. K. Beyatlı - Yayın, kitap, yapıt
Örnek: Bütün özlediğim eserlerle bir kütüphane yapabilsem artık yapılacak bir iş kalmayacak. H. Z. Uşaklıgil - İz, işaret, im.
- Soyut kavramlarda belirti
Örnek: Sarı sakalları uzamış, bu yanık yüzde, en küçük bir pişmanlık eseri yoktu. H. Taner - yapıt.
eser ::: iz , eser , kitap , yapı
eser ::: iz
eser ::: eser
eser ::: yapıt
eser ::: kitap
eser ::: serçe
eser ::: (a. i.) serçe kuşu. (bkz. : usfûr).
isr ::: (a. i.) 1) iz, eser, alâmet, nişane. 2) meslek, gidiş.
üşür ::: (a. i.) yara izi. (bkz. : nedbe).
eser ::: im, işaret, iz, kitap, ürün, yapıt, yayın
ESER :::