ocak ~ اوجاق
Hazine-i Lûgat - ocak ~ اوجاق maddesi. Sayfa: 76 - Sira: 5
Qu'est-ce que ocak اوجاق , le sens du mot اوجاق. A propos اوجاق turque. Dictionnaire de langue ottomane
اوجاق fransızca ne demek, اوجاق anlamı, manası, fransızca osmanlıca sözlük
اوجاق ماذا تقصد الفرنسية اوجاق وسائل الفرنسية اوجاق معنى الفرنسي، قاموس العربية الفرنسية
ocak ~ اوجاق güncel sözlüklerde anlamı:
Ocak :::
- Ateş yakmaya yarayan, pişirme, ısıtma, ısınma vb. amaçlarla kullanılan yer
Örnek: Üç balıkçı güneş batarken kumların üzerine iki taştan bir ocak yaptılar ve ateş yaktılar. Halikarnas Balıkçısı - Şömine
Örnek: Ocağın önünde oturup acayip bir dikkatle odunların yanışına bakar. Y. K. Karaosmanoğlu - Isı vererek üzerine veya içine konulan maddeleri ısıtan, pişiren, kaynatan, eriten araç veya alet
Örnek: Anlaşılan çamaşırcı giderken ocağı tam söndürmemiş olacak. H. Taner - Kahvelerde, kuruluşlarda çay, kahve vb.nin yapıldığı yer
Örnek: Konuşmalar iyice kızışmaya başladığı vakit kahve ocağının önünde görünür. S. Birsel - Yer üstünde veya yer altında cevher çıkarılan yer.
- Bahçelerde ve bostanlarda her tür meyve ve sebze ekimine ayrılmış, çevresinden biraz yükseltilmiş toprak parçası
Örnek: Mustafa, arkasına güçlü kuvvetli bir kadın takmış, üç evleğine çizgiler, ocaklar açıyordu. S. F. Abasıyanık - Aynı amaç ve düşünceyi paylaşanların kurdukları kuruluş veya toplandıkları, görev yaptıkları yer
Örnek: Başlangıçtan beri burası bir vatansever ocağı idi. F. R. Atay - Ev, aile, soy
Örnek: Henüz temelleri atılmayan kendi ocağım kurulmadan yıkılmıştı. A. Gündüz - Bir takımyıldızın adı.
ocak ::: aile, ev, kucak, soy, şömine