Çağdaş Sözlük

usul ~ اوصل

Hazine-i Lûgat - usul ~ اوصل maddesi. Sayfa: 82 - Sira: 3

Qu'est-ce que usul اوصل , le sens du mot اوصل. A propos اوصل turque. Dictionnaire de langue ottomane

اوصل fransızca ne demek, اوصل anlamı, manası, fransızca osmanlıca sözlük

اوصل ماذا تقصد الفرنسية اوصل وسائل الفرنسية اوصل معنى الفرنسي، قاموس العربية الفرنسية

usul ~ اوصل güncel sözlüklerde anlamı:

USUL ::: (Asıl. C.) Ana, baba. Cedler. * İstinadgâh. * Râcih delil, kaide. Asıllar, kökler, temeller. Bir ilmin asıl mevzuundan önce öğrenilmesi lâzım gelen esaslar. Bir hedefe ulaşmak için tutulan düzenli yol. * Tarz, metod, tertip.

usûl ::: (a. i. : asl'ın c.) : 1) asıllar, kökler. 2) bir ilmin veya tekniğin asıl mevzûundan önce öğrenilmesi gereken esas, başlangıç bilgi. 3) başlangıç. 4) yol, yöntem, tertip, metod, nizam, kaide, düzen, fr. methode.

usûl-i aşere ::: tas. seyr ve sülûke giren mürit için kabul edilen on esas : [l. tövbe; 2) zühd : dünyâ nimetlerinden, şehvetten nefsini kesme; 3) Allah'a tevekkül; 4) kanaat; 5) uzlet : halkla teması kesme; 6) zikir; 7) Allah'a yönelme; 8) murakabe; 9) kendi nefsinin rızâsından çıkıp Allah'ın rızâsına girme. 10) takva]

usûl-i fıkıh ::: fıkıh ilminin prensiplerinden bahseden ilim; fıkıh metodolojisi,

usûl-i hadîs ::: hadîs ilminin dayandığı prensipler; hadîs metodolojisi.

usûl-i muzâafa ::: muhasebede yevmiye defterine borçlu hesabının karşılığı olan alacaklı hesabının da, birisi aktif, diğeri pasif tablolarında olmak üzere, aynı zamanda kaydedilmesi hâlidir, [bu metoda âit ilk bilgiler 1294 yılında rahip Lukas Paçiolo'-nun : "Summa de Aritmetica Geometri Proportioni et Proportinalita" adlı eserinde görülmüş ve bu usûle "Italvan usûlü" de denilmektedir]

usûl ve fürû ::: fık. bir kimsenin kendinden ön-cekileriyle sonrakileri, ataları ve çocukları.

usul ::: tarz, metod, yol, düzen, temel, asıl, esas.

Usul :::


  1. Kökler, asıllar.

  2. Bir kimsenin ana, baba, dede ve nineleri.

  3. Bir amaca erişmek için izlenen düzenli yol, tutulan yol, yöntem, tarz
    Örnek: Kendine baktırmak için güzel usul doğrusu. H. Taner

  4. Bilimde belli bir sonuca erişmek için, belli ilke ve kurallara göre izlenen yol, metot.

  5. Yol, yöntem
    Örnek: Burada ne kadar av varsa o kadar da avlanmak usulü vardır. H. C. Yalçın

  6. Bir yasama veya idare işleminin hazırlanması, yapılması veya yürürlüğe konması sırasında uyulması gereken hükümler ve izlenecek yollar.

  7. Klasik Türk müziğinde tempo
    Örnek: Kendilerine nota, usul filan öğretilecek olursa bunlardan çok şey beklenebilir. O. C. Kaygılı

  8. Alçak sesle
    Örnek: Ala gözlü benli dilber / Usul söyle söz ederler Karacaoğlan

  9. Yavaş.

  10. 1) asıllar, kökler (karş. fürû'). 2) süreç (Prozess, Verfahren, procédure).

usūl ::: asıllar , esaslar

usul ::: tertip

usûl ::: asıllar , yöntem , metod

usûl ::: ‬asıllar

usûl ::: yöntem

usûl ::: yol yordam

usûl ::: metod

Usul ::: Şekle ilişkin.

usul ::: şekle ilişkin

usul ::: metot, tarz, yol, yöntem

usul :::

bir yasama veya idare işleminin hazırlanması, yapılması veya yürürlüğe konması sırasında uyulması gereken hükümler ve izlenecek yollar
\n
Bir kimsenin ana, baba, dede ve nineleri

USUL :::

(Asıl. C.) Ana, baba. Cedler. * İstinadgâh. * Râcih delil, kaide. Asıllar, kökler, temeller. Bir ilmin asıl mevzuundan önce öğrenilmesi lâzım gelen esaslar. Bir hedefe ulaşmak için tutulan düzenli yol. * Tarz, metod, tertip