Çağdaş Sözlük

kaba ~ قبه

Hazine-i Lûgat - kaba ~ قبه maddesi. Sayfa: 357 - Sira: 8

Qu'est-ce que kaba قبه , le sens du mot قبه. A propos قبه turque. Dictionnaire de langue ottomane

قبه fransızca ne demek, قبه anlamı, manası, fransızca osmanlıca sözlük

قبه ماذا تقصد الفرنسية قبه وسائل الفرنسية قبه معنى الفرنسي، قاموس العربية الفرنسية

kaba ~ قبه güncel sözlüklerde anlamı:

kubbe ::: (a. i. c. : kıbâb, kubeb) : yarım küre veya kümbetimsi yapılan bina damı.

kubbe altı ::: tar. eskiden, bir nevî kabîne toplantısı denilebilecek şekilde vezirlerin dîvan günlerinde, husûsî merasimlerle toplandıkları, İstanbul'da, Topkapı Sarayı'nda bulunan üstü kubbeli bir dâire. [Bu dâirede bulunma hakkı olan vezirlere "kubbe vezîri" denilirdi]

kubbe-i firûze-fâm ::: mavi renkli olan semâ, gökyüzü.

kubbe-i nerdende ::: gökyüzü.

kubbe-i kanek ::: anat. ağzın tavanı, damak.

kubbe-i mînâ ::: gökyüzü.

kubbe-i utyâ ::: gökyüzü.

kubbe-i zebercedi ::: gökyüzü.

kubbe-i zerbeft ::: yıldızlı semâ, gökyüzü. kubbei zerrin : Güneş.

kubbe-î zümürrüd-fâm ::: gökyüzü.

kubbei-ül-arz ::: yer yuvarlağının insan oturan kısmının merkezi.

kubbet-ül-hanek ::: anat. damak kemeri.

kubbet-ül-İslâm ::: (islâmın kubbesi) : Belh şehrinin bir başka adı; Basra.

Kaba :::


  1. Özensiz, gelişigüzel yapılmış, zevksiz, sakil, ince karşıtı
    Örnek: Cebinden kaba fil dişi saplı bir de çakı çıkardı. Ö. Seyfettin

  2. Taneleri iri.

  3. Terbiyesiz, görgüsü kıt, nezaketsiz (kimse)
    Örnek: Kaba, hantal, şivesiz, bir sürü adamlar kafesinin önüne toplanırlar. R. H. Karay

  4. Hafif olduğu hâlde kalın veya hacimli
    Örnek: Kaba bir yün döşekle temiz bir şilte, yastık yorgan buldum. H. R. Gürpınar

  5. Kuyruk sokumunun her iki yanındaki şişkin yer.

  6. Terbiyeye, inceliğe aykırı, çirkin, kötü
    Örnek: Çocuklardan biri ağzından çok fena, çok kaba bir şey kaçırdı. O. C. Kaygılı

kabâ ::: cübbe

kabâ ::: ‬cübbe

kubbe ::: tepesi yuvarlak bina

kubbe ::: yarım küre şeklinde tavan

kubbe ::: kümbet

kabâ ::: aba

kaba ::: abullabut, çirkin, ham, hantal, kabak, kalas, kötü, köylü, nadan, yoğun, yoz