Çağdaş Sözlük

neşr ~ نشر

Hazine-i Lûgat - neşr ~ نشر maddesi. Sayfa: 479 - Sira: 22

Qu'est-ce que neşr نشر , le sens du mot نشر. A propos نشر turque. Dictionnaire de langue ottomane

نشر fransızca ne demek, نشر anlamı, manası, fransızca osmanlıca sözlük

نشر ماذا تقصد الفرنسية نشر وسائل الفرنسية نشر معنى الفرنسي، قاموس العربية الفرنسية

neşr ~ نشر güncel sözlüklerde anlamı:

NEşR ::: Neşretmek, yaymak, bir haberi fâşetmek, herkese duyurmak, şâyi kılmak. * Başıboş cemaat. * Bulutlu günde yel esmek. * İzhar etmek. * Katetmek. * Mecnun veya hastaya duâ yazmak veya okumak.

neşr ::: (a. i. c. : nüşûr) : 1) yayma, dağıtma, saçma, açma. 2) herkese duyurma, (bkz : işâa). 3) gazeteye yazma, yazdırma. 4) kıyamette bütün insanların dirilmesi. Yevm-ün-neşr : herkesin dirileceği kıyamet günü.

neşr ::: yayma, dağıtma, ölülerin mahşerde dirilip toplanmasından so a yayılması.

NEşR ::: Resûlullah efendimizin; kabir ve kıyâmet hâllerinden, haşrdan (ölülerin kabirlerinden kalktıktan sonra, Arasât meydanında toplanmasından) ve neşrden, Cennet'ten ve Cehennem'den haber verdiği şeylerin hepsi doğrudur. Âhirete (öldükten sonraki âleme) inanmak, Allahü teâlâya inanmak gibi, îmânın şartıdır. Âhireti inkâr edenin, Allahü teâlâyı inkâr etmiş gibi îmânı gider. (Ahmed Fârûkî)

Bütün peygamberlerin dinlerinin aslı, temeli birdir. Başka başka değildir. Hep aynı şeyi söylemişlerdir. Allahü teâlânın zâtı ve sıfatları, haşr (mezardan kalkınca, Arasât meydanında toplanmak) ve neşr, peygamberler ve melek gönderilmesi ve melekle kitâb gönderilmesi, Cennet'in sonsuz nîmetleri ve Cehennem'in sonsuz azâbları ile ilgili söyledikleri hep aynıdır. Sözleri birbirine uygundur. (Ahmed Fârûkî)

2.Yayma, dağıtma.

Bir kimseden iyilik gören, onu neşretsin. Böyle yaparsa şükrânda bulunmuş olur. Aksine gizlemeğe çalışırsa, nankörlük etmiş olur. (Hadîs-i şerîf-Edeb-üd-Dünyâ ved-Dîn)

Bid'atler (dinde sonradan çıkan yenilikler) yayılıp, sünnetler terk edildiği zamanda, İslâm ilimlerinin tahsîli (öğrenilmesi) ve neşri, en mühim işlerdendir ve Muhammed aleyhisselâmın sünnetini (dînini) yaymak en önemli maksaddandır. (Muhammed Ma'sûm)

Ortaçağda Endülüs'te ortaya çıkan parlak medeniyyet, Endülüs'ün dışına taşarak, Avrupa'ya yayıldı. Endülüs'teki medeniyyeti gören kâbiliyetli bâzı Avrupalılar ortaya çıktı. İslâm âlimlerinin kitâblarını, Avrupa lisanlarına tercüme ettiler. Bunların tercüme ederek neşr ettikleri kitablar sâyesinde, Avrupa halkı cehâlet (bilgisizlik) uykusundan uyanmağa başladı. (Harputlu İshâk Efendi)

neşir ::: yayma

neşr ::: yayma , yayınlama , yaymak

neşr ::: ‬yayma

neşr ::: yayınlama

neşr ::: yayınlanma

neşr ::: (a. i. c. : nüşûr) 1) yayma, dağıtma, saçma, açma. 2) herkese duyurma, (bkz : işâa). 3) gazeteye yazma, yazdırma. 4) kıyamette bütün insanların dirilmesi. Yevm-ün-neşr : herkesin dirileceği kıyamet günü.

NEŞR :::

Neşretmek, yaymak, bir haberi fâşetmek, herkese duyurmak, şâyi kılmak. * Başıboş cemaat. * Bulutlu günde yel esmek. * İzhar etmek. * Katetmek. * Mecnun veya hastaya duâ yazmak veya okumak