Çağdaş Sözlük

al ~ ال

Hazine-i Lûgat - al ~ ال maddesi. Sayfa: 58 - Sira: 31

Qu'est-ce que al ال , le sens du mot ال. A propos ال turque. Dictionnaire de langue ottomane

ال fransızca ne demek, ال anlamı, manası, fransızca osmanlıca sözlük

ال ماذا تقصد الفرنسية ال وسائل الفرنسية ال معنى الفرنسي، قاموس العربية الفرنسية

al ~ ال güncel sözlüklerde anlamı:

aL ::: Yüksek. Âlî. Yüce. Bülend.

aL ::: Sülâle, soy, hânedan. Akrabâ ve taallukat. * Yaz sıcaklarında su gibi görünen serap. * Hile, tuzak.

âl ::: (a. i.) : 1) aile. 2) evlât. 3) sülâle

âl-i abâ ::: Peygamberimizin kendisiyle birlikte kızı Fâtime, dâmâdı Ali, torunları Hasan ve Hüseyin' den mürekkep ailesi, (bkz. : hamse-i âl-abâ).

âl-i Abbâs ::: Emevîlerden sonra 749 dan 1258 e kadar süren Abbasî hükümdar ailesi.

âl ::: (a. s. ulüvv'den) : yüce, yüksek. (bkz. : âlî, bâlâ).

âl-i kadir ::: kadri, kıymeti yüksek olan.

âl-ül-âl ::: pek yüksek.

"); el- ::: (a. h.) : Arapça "harf-i ta'rîf" olup kelimelerin başında bulunur ve ismin mânâsını tarif ve tâyin etmiye yarar. Arapçadaki terkiplerde, has isimlerde ve Osmanlıcadaki izafet ve sıfat terkiplerinde kullanılır. Hurûf-i şemsiyyeden biriyle başlıyan kelimelerin evveline geldiğinde l yerine o harf şeddeli okunur : "eşşems" gibi. (bkz. : hurûf-i şemsiyye).

âl ::: aile, sülale, soy.

aL ::: Duâ olsun âline dahî eshâbına
Tâbiîn, ensâr ve hem ahbâbına.

(Süleymân Çelebi)

Al :::


  1. Kanın rengi, kızıl, kırmızı.

  2. Bu renkte olan.

  3. Dorunun açığı, kızıla çalan at donu.

  4. Bu renkte olan (at).

  5. Yüze sürülen pembe düzgün, allık.

  6. Aldatma, düzen, tuzak, hile

  7. Alüminyum elementinin simgesi.

  8. (Resim) Nar çiçeği rengi,alev kırmızısı.

âl ::: sülale , aile , yüce , yüksek , soy

âl ::: ‬aile

âl ::: ocak

âl ::: nesil

âl ::: ‬yüce

âl ::: yüksek

âl ::: (a. i.) hîle, düzen, dek.

el- ::: (a. h.) Arapça

âl ::: evlat

âl ::: sülale

âl ::: bir nesilden olan adamlar

âl ::: hile

âl ::: fırıldak

âl ::: düzen

âl ::: dek

âl ::: hündür

al ::: düzen, hile, kırmızı, kızıl, tuzak

ÂL :::

Sülâle, soy, hânedan. Akrabâ ve taallukat. * Yaz sıcaklarında su gibi görünen serap. * Hile, tuzak

Diğer Osmanlıca Sözlüklerde: