Çağdaş Sözlük

hüsn ~ حسن

Hazine-i Lûgat - hüsn ~ حسن maddesi. Sayfa: 199 - Sira: 1

Qu'est-ce que hüsn حسن , le sens du mot حسن. A propos حسن turque. Dictionnaire de langue ottomane

حسن fransızca ne demek, حسن anlamı, manası, fransızca osmanlıca sözlük

حسن ماذا تقصد الفرنسية حسن وسائل الفرنسية حسن معنى الفرنسي، قاموس العربية الفرنسية

hüsn ~ حسن güncel sözlüklerde anlamı:

HüSN ::: (Hüsün) Güzellik. İyilik. Eksiksizlik. Cemal ile kemal. (Bak: Celal, Cemal)(Evet mevcudatta sebeb-i muhabbet olan hüsün ve ihsan ve kemal, Bâki-i Hakiki'nin hüsün ve ihsan ve kemalâtının işaratı ve çok perdelerden geçmiş zaif gölgeleridir; belki cilve-i esmâ-i hüsnânın gölgelerinin gölgeleridir. S.)

hasen ::: (a. s.) : hüsünlü, güzel. Vech-i hasen : güze! yüz. A'mâl-i hasene : güzel işler. [müen. "hasene" dir]. [Osmanlıcada erkek adı olarak "hasan" şeklinde kullanılır].

hasen-ül-hulk ::: huyu güzel.

hasen-ül-vech ::: güzel yüzlü.

hasen-üs-savt ::: güzel sesli.

hüsn ::: (a. s.) : 1) güzel, iyi. 2) i. güzellik, iyilik.

hüsn-i âdâb ::: güzel terbiye, görgü.

hüsn-i ahlâk ::: ahlâk güzelliği.

hüsn-i âkibet ::: netîce güzelliği.

hüsn-i beyân ::: ed. iyi, güzel anlatış.

hüsn-i endim ::: endam, vücut güzelliği.

hüsn-i hâl ::: davranış güzelliği.

hüsn-i hareket ::: iyi muamelede bulunma.

hüsn-i hatt ::: yazı güzelliği.

hüsn-i hisâl ::: huyların iyiliği.

hüsn-i hitâm ::: iyi sona erme.

hüsn-i hizmet ::: iyi iş görme.

hüsn-i ibtidâ' ::: ed. (bkz. : berâat-i istihlâl).

hüsn-i idare ::: iyi idare, iyi kullanma.

hüsn-i imtizaç ::: iyi geçinme.

hüsn-i isti'mâl ::: iyi kullanma.

hüsn-i i'tibâr ::: çok itibâr gösterme, iltifat etme.

hüsn-i kabul ::: iyi bir surette kabul etme, iyi yüz gösterme.

hüsn-i makta' ::: ed. bir gazelin makta' beytinden evvelki beyit.

hüsn-i ma'nevî ::: iç güzelliği.

hüsn-i matla' ::: ed. bir gazelin ikinci beyti.

hüsn-i meyelân ::: muhabbet iyiliği.

hüsn-i muamele ::: iyi muamele.

hüsn-i nazar ::: teveccüh, iltifat.

hüsn-i niyyet ::: iyi niyet.

hüsn-i suret ::: iyi bir surette.

hüsn-i sûrî ::: görünüşteki güzellik.

hüsn-i şöhret ::: iyi şöhret.

hüsn-i tabiat ::: zevk güzelliği.

hüsn-i ta'bîr ::: söyleyişin güzelliği, güzel ifâde.

hüsn-i tahallus, hüsn-i ta'lfl ::: ed. bir şeyin meydana gelmesine hayalî ve güzel bir sebep gösterme.

hüsn-i tedbîr ::: iyi, yerinde, yolunda tedbir.

hüsn-i telâkki ::: iyi kabul.

hüsn-i teveccüh ::: sevgi ile karışık beğenme.

hüsn-i zann ::: iyi fikir besleme.

hüsn ü ân ::: 1) güzellik; 2) müz. Türk müziğinin en az iki buçuk üç asırlık bir mürekkep makamı olup, numunesi kalmamıştır.

hüsn ü aşk ::: 1) güzellik ve sevgi; 2) Şeyh Galib'in meşhur manzum hikâyesi.

hüsn ü kubh ::: 1) güzellik ve çirkinlik; 2) Hanefî fıkhının en mühim bahislerinden biri.

hüsn ü letafet ::: güzellik ve hoşluk.

hüsn ::: güzellik.

hüsün ::: güzellik

hasen ::: güzel , güzellik

hüsn ::: güzellik , iyilik

hasan ::: güzel

hasen ::: ‬güzel

hüsn ::: ‬güzellik

hasen ::: (a. s.) hüsünlü, güzel. Vech-i hasen : güze! yüz. A'mâl-i hasene : güzel işler. [müen.

HÜSN :::

(Hüsün) Güzellik. İyilik. Eksiksizlik. Cemal ile kemal. (Bak: Celal, Cemal)(Evet mevcudatta sebeb-i muhabbet olan hüsün ve ihsan ve kemal, Bâki-i Hakiki'nin hüsün ve ihsan ve kemalâtının işaratı ve çok perdelerden geçmiş zaif gölgeleridir; belki cilve-i esmâ-i hüsnânın gölgelerinin gölgeleridir. S.)